Dil ve Konuşma Bozuklukları Çocuğun Okul Hayatını Olumsuz Etkiliyor

Her yaştan insanda dil veya konuşma bozukluklarına rastlanabiliyor. İletişim esnasında dili nasıl ürettiğimiz ise konuşma olarak tanımlanabilir. Her yaştan insanda dil ve / veya konuşma bozukluklarına rastlanılabilir. Ana başlıklar şeklinde sıralamak gerekirse dil ve konuşma bozuklukları; konuşma sesi bozuklukları, gecikmiş dil ve konuşma, özgül dil bozukluğu, başka bir tanı ile ilişkili olarak ortaya çıkan dil bozukluğu, hızlı-bozuk konuşma ve kekemelik şeklindeki akıcılık bozuklukları, afazi, dizartri ve apraksi gibi motor konuşma bozuklukları, ses bozuklukları, dudak-damak yarıklığına bağlı konuşma bozukluğu, travmatik beyin hasarına bağlı dil ve konuşma bozukluğu, yutma bozuklukları, işitme kaybına bağlı dil ve konuşma sorunları şeklinde sıralanabilir.

Akademik, sosyal ve psikolojik açıdan etkiliyor

En sık rastlanan konuşma bozuklukları ise konuşma sesi bozukluğu, akıcılık bozukluğu ve motor konuşma bozukluklarıdır. Fark edilen bir dil ve konuşma bozukluğuna rağmen zaman kaybedildiği sürede çocuğun yaşıtlarıyla arasındaki makas giderek açılabilir. Dil ve konuşma becerileriyle ilişkili başka becerileri de örneğin okuma-yazma gibi akranlarından zor ya da geç öğrenmesine neden olabilir. Bu süreçte çocuğun yaşayacağı söylediğinin anlaşılmaması, çevresindeki insanlarla istediği düzeyde iletişim kuramaması gibi olumsuz deneyimler iletişimden uzaklaşıp konuşmaktan kaçınmasına sebep olabilir. Tüm bunlar çocuğun yaşamını akademik, sosyal ve psikolojik açıdan olumsuz etkileyebilir.

Derslere ilgi azalabiliyor

Bahsi geçen pek çok dil ve konuşma bozukluğu kendi içinde özgünken bireyden bireye dereceleri ve seyirlerinin farklı ilerleyebilmektedir. Dolayısıyla her durumda akademik başarıya etkileri de farklı olacaktır. Hem dil gelişim anlamında akranlarıyla aynı düzeye gelemeyen çocuk, okul becerilerini var olan becerilerinin üstüne inşa etmekte zorlanacak hem de bunun sonucunda okul ortamına ve derslere ilgi göstermeme, sosyal ilişkilerden ve iletişimden kaçınma, hissettiği yetersizlik hissi nedeniyle duygularını yönetmekte zorlanması sonucunda olumsuz davranışlar gösterme, sınıf ortamında performans göstermekten kaçınma, fazla öfkeli ya da fazla içedönük olma gibi zarar verici başka durumlara karşı da risk taşıyor olacaktır.

Ebeveynler destekleyici davranmalı

Ebeveynler eğer bu süreçte dil ve konuşma anlamında çocuklarının akranlarıyla aynı şekilde ilerlemediğini fark ederlerse bu konuda destekleyici davranmalı ve devamlı olarak uyararak ya da zorlayarak çocuğun bu sorunu çözmesini sağlamaya çalışmamalıdırlar. Çünkü bu noktada çocuk zaten dil ve konuşma bozukluğu ile nasıl baş edebileceğinin ve neden uyarıldığının farkında olamayacağı için bu durum hem çocuk ebeveyn ilişkisi hem de çocuğun psikolojik durumunu olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle zamanla, uyararak ya da konunun uzmanı olmayanların önerileri ile durumun iyiye gitmesini beklemek pek çok olumsuz yaşantıya ve bunların da akademik başarıya etkisine zemin hazırlayabilir. Bu ve benzer birçok sebepten dolayı fark edilen bir dil ve konuşma bozukluğu var ise bir dil ve konuşma terapistine başvurularak bu olumsuz durumların tamamından korunabilmek adına çözüme doğru adım atmak çocuklar için çok önemlidir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir